...and Nietzsche asks: "IS LANGUAGE THE ADEQUATE EXPRESSION OF ALL REALITIES?"

.

5 Ekim 2011 Çarşamba

Trenli Bir Hikaye 5

...anlattığımda az anlatmış olmaktan korktuğum şey, mideme oturmuş şimdi, yemek borumu tıkamış, kalbimi sıkıyor, sanki elleri var...cisimleşmiş..boğazıma yapışıyor bir an, duruyor sonra bir müddet, bir nefes almama izin veriyor, ama bir nefes yalnızca.. sonra yine başlıyor..beynimde bu sefer aklımdan bedenime kayıyor. Elim ayağım tutmaz oluyor, yutkunuyorum..bir yutkunumluk süre kadar zaman geçiyor..kalbimden giriyor bu sefer, bir kere girmesi yetiyor, tüm vücuduma pompalıyor tek bir atışta o zehiri, sonra bir daha..bir daha...canımın çok yandığını "canım çok yanıyor" diyerek anlatamıyorum..
...yolda yürüyorum, hava çok soğuk, herşey soğuk, burnum akıyor soğuktan, elimi burnuma götürüyorum, hayır burnum kanıyor, çok kanıyor...eve gidiyorum, dinmiyor, kan bulaşan ellerime bakıyorum, kan ölüm müydü, can mı, hatırlayamıyorum....burnum hala kanıyor, ama ben neden hiçbiryerde kan göremiyorum...kağıtlardan şekil yapar gibi kesmişler bizi, arka arkaya bir sürü ben, biz...uzaktan portakal bahçelerine benziyor, güneş ısıtmış gibi, gülümsüyor herkes, tam bitti derken, yanında bitiyor, ellerindesin artık, NO WAY OUT...buradan çıkış yok diyor.

Uyandı, kabus görüyordu...böyle bir cennette, kabus da nesiydi ki!

Hiç yorum yok: