...ah! ne kadar hüzünlü bir gün.. dışarıda yağmur yağıyor, sadece yağmurun sesi var fonda ve iki kişi sevişiyor...aralarında aşk ya da sevgi yok ama güçlü bir tutku var...evet evet, biz bunları düşünürken, şaraplarımızı yudumlayıp bu sistemin bizi ne kadar artık birşeyleri değiştiremeyeceğimize inandırdığını, alıntılarla ve o çok hayranlık duyduğumuz feylosofların söylemlerine referanslar verip anlatırken, Afganistandaki boktan durumu anlatan filmler izleyip içlenirken, o deniz kıyısında insanlar öldürülüyor...biz yine hayatın ne kadar boktan olduğundan dem vurup, en prestijli üniversitelerin aydınlarının yorumlarını izleyeceğiz..blog yazacağız böyle..
Farelerle İnsanlar
Şükret fare
Bu kapana şükret
Yüzüme bakma öyle acı acı
Gözünü mü oydum
Derini mi yüzdüm
Hayanı mı burdum
Şişlemek elimdeydi
Gazlamak elimde
Diri diri yakmak elimde
Diri diri gömmek elimde
Elini kalbine koy da söyle
Karını mı astım
Kızını mı kestim
Yuvanı mı bozdum
Yooo fare
Olmaz fare
Şunun şurasında minnacık bir kapan bu
Ne tank
Ne top
Ne tayyare
Oktay Rıfat
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
belki de şaraptır nedeni, gördüklerimizin birer hayal olduğunu fısıldayan, ismi bilinmeyen büyücü. ya da şişenin dibine varıp sızdığımızda yenileri için hazırlık yaptıran, vicdan azaplarını yemek tuzu sanıp az atarsam az acır hesabı yaptıran damdan düşmemişliklerdir...
Belki de...
ne güzel yazmışsın bu arada!
yazdırana bakmak lazım. bi teşekkürde benden ona ;)
Yorum Gönder