...and Nietzsche asks: "IS LANGUAGE THE ADEQUATE EXPRESSION OF ALL REALITIES?"

.

16 Kasım 2007 Cuma


“ Milyonlarca yıldır çiçeklerin dikenleri var. Ve milyonlarca yıldır koyunlar çiçekleri yiyorlar. Çiçeklerin hiçbir işlerine yaramayan dikenleri neden büyüttüklerini anlamaya çalışmak gereksiz bir şey mi? Çiçekler ve koyunlar arasındaki savaş önemsiz mi? O kırmızı suratlı beyefendinin şemalarından daha ciddi ve daha önemli değil mi bunlar? Ve evrende başka hiçbir gezegende yetişmediğini bildiğim bir çiçeğim varsa ve küçük bir koyun onu bir sabah, ben fark etmeden, tek bir ısırıkta yok ederse, bu önemsiz bir şey midir? “


Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Konuşmasını sürdürdü: “ Eğer bir insan milyonlarca yıldızın arasındaki tek bir gezegende yetişen bir çiçeği severse, bu onu mutlu etmeye yetecektir. Çünkü yıldızlara baktığında ‘ Benim çiçeğim oralarda bir yerlerde ‘ diyebilir. Ama bu koyun çiçeğini yerse, o zaman bütün yıldızlar aniden kararmış gibi gelir ona. Ve sen bunun önemli olmadığını düşünüyorsun! “ Küçük Prens



Önemli olan nedir ki zaten. Önemli olduğuna inandığım için mi inanıyorum, inanmak istediğim için mi. En kötüsü de bu işte, inanmak istediğim için mi inanıyorum, buna ihtiyacım olduğu için mi, bir zavallı olduğum için mi? yoksa gerçekten doğru olduğunu bildiğim için mi? inandığım şeylerle kendi dünyamda herşeyi çözebileceğimi düşündüğüm için mi... kendimi ikna etmek için mi... böyle kaçıyoruz işte, hem de hepberaber... ama nereye kadar...






Hiç yorum yok: